12 Ekim 2013 Cumartesi

AŞK BAHARI BEKLEMEZ (LET IT SNOW) - GREEN, JOHNSON, MYRACLE


(arka kapak)

kar, kalplerinde yanan ateşi söndürmeyecekti...
treniniz bir kar yığınına saplandığı için gecenin bir yarısı yapmak zorunda kaldığınız soğuk ve ıslak yürüyüş, çekici bir yabancıyla unutulmaz bir öpüşme karesiyle son bulmaz. kimse iki metrelik karlara bata çıka yaptığı maceralı bir yolculuğun, onu, eski bir dostla büyük bir aşka sürükleyeceğini tahmin edemez. gerçek aşkın, karlı bir sabahta erkenden başlayan starbucks mesaisiyle alevlenebileceğine de öyle herkes ihtimal vermez...
günümüzün üç çok satar roman yazarı john green, maureen johnson ve lauren myracle'a teşekkürler. eğlence, aşk, romantizm ve nefes kesici öpücüklerle dolu üç hikayemiz var ve hepsi de bahar öncesinde gelen son kar tanelerinin sihriyle ışıldıyor.

Önce herkesi selamlıyorum ve kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum. açıkçası bu kitapla ilgili çok fazla bir beklentim yoktu zaten. indirimde olduğu için aldım ve bir okuyayım dedim. tabi  şunu belirtmeden geçemeyeceğim ki kitabı satın almamda kesinlikle kapak tasarım etkisi var. hakkını teslim etmek gerek ki, kapak tasarımı çok hoş özellikle iç kapak dizaynı da çok güzel.

 
içerik olarak zayıf buldum. birbiriyle bağlantılı üç hikaye var. yazarlar birbirlerinin konularından yeni hikaye üretmişler. yani aynı kar fırtınasında aynı yöre ve mekanlarda farklı hayatlar gibi düşünün. goodreads puanı 5/3.94 benim kişisel puanım 5/3..

ilk hikayemizde jübilee adındaki kızın zorunda kaldığı için büyükannesine giderken kar fırtınasında trenin durması ve sonrasında yoluna genç ve yakışıklı stuart ile devam etmesi ve yakınlaşmaları konu alınmış. ikinci hikayede ise uzun zamandır  iki erkek ile arkadaşlık eden,  üç kafadar modunda (hatta kıza dük diye isim takmışlar) takılan tabir-i caiz ise erkek fatma'nın aşk hikayesi. aşk hikayesi de değil kız olduğunu fark edip oğlanın da etmesini beklemesi. yani gerçekten bence ikinci hikaye son derece saçma ve gereksiz hatta hikaye bile değil  onun içindir ki kahramanların adları bile kalmadı aklımda (şimdi kapattım kitabın kapağını ona rağmen) . Üçüncü hikaye de yine bencil bir kızın sevgilisini kaybettikten sonra ki farkındalığı ile ilgili. 

Zaten kısa hikayeler çok da fazla ilgimi çekmiyor açıkçası. kitap okumuş hissi uyandırmıyor bende.
üç hikayenin  ortak özelliği noel zamanı ve kar fırtınası. her üç hikayenin de ergenyus diye tabir ettiğim liseli güruhu anlatması da hoş değildi.  aslında iki temaya da bayılırım ancak yetişkin ve aklı başında insanlar da noel zamanı, muhteşem bir kar fırtınadağıtmak sında aşk yaşayabilirler değil mi?  hey!  kim romantik? ben mi? yine de vakit geçirmek, kafa için okunabilecek kitaplar arasında diyebilirim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...