KAYIP KAHRAMAN (THE LOST HERO) - RICK RIORDAN

percy jackson efsanesini bitirdiğim gibi tabii ki devam serisi niteliğinde olan olimpos kahramanları serisine başladım:) tabii tam vize zamanları kızlı-erkekli okula gittiğimiz ve dahi kızlı-erkekli sınavlara gireceğimiz için  herkesin okuma performansı düşer herhalde.. o yüzden benimde okuma hızım biraz düştü ama bu beğenmemekten falan ileri gelen bir şey değil tamamen yoğun olmamla ilgili.. bir çok blogun'da vize dönemlerinden nasibini aldığını düşünüyorum ben çünkü kızlı-erkekli  bütün blogger'lar da bir yavaşlama var hep.. 

valla kitabın adında meymenet yok "kayıp kahraman" kaybetmişler benim percy jackson'ımı..
yani kısaca percy'yi bütün bir kitap göremiyoruz kayıp aranıyor. 3 yeni melezimiz var piper, jason ve leo..

goodreads puanı 5/4.38 benim kişisel puanım 5/4.50

jason'ın hafızası kayıp hiçbir şeyi hatırlamıyor neredeyse..

piper annesini hiç tanımamış mutsuz bir kız..

leo annesini kaybetmiş babasınıysa tanımayan sorunlu bir çocuk..

gerçekten bomba etkisi yaratacak bir karışım. kitap bu üç melezin yaratıklar tarafından saldırıya uğramasıyla başlıyor. savaş arabasıyla gelen annabeth üç melezi sağ salim alıp kampa götürüyor. evet kitabın ilk başlarında annabeth, rachel, kherion gibi bir çok eski dostla karşılaşıyoruz kampın yeni ve restore edilmiş hali de bize tanıtılıyor tabii.. bütün ufak tanrıların ve hades'in kulübesi yapılmış melezler söz verildiği gibi sahipleniliyor ve güvende tutuluyor..

savaştan sağ çıkanlar eski neşelerini kaybetmişler, herkes kaybolan kahraman percy jackson'ı konuşuyor. annabeth, avcılar ve thalia, herkes percy jackson'ı bulmak için seferber olmuş durumda.. insan bu noktada tabii endişeleniyor biz şimdi koca bir kitap percy olmadan ne yapacağız diye. kesin sıkılacağımı düşünüyordum jason, piper, leo ağzıyla kuş tutsa bana yaranamaz gibi geliyordu. tabii hiç öyle olmadı bir süre sonra bütün kahramanları benimsedim.

kitap yine kahramanın ağzından anlatılıyor ama bu sefer üç bakış açısı var piper, jason ve leo. geçen kitapta biz ucundan, kıyısınsan haber verilen kehanet bu kitapta başlıyor yedi melezden üç'ü belli oldu. tamamen tahmin ediyorum ama diğer dörtte percy, thalia, annabeth ve hades'in oğlu nico olsa gerek..

göreve çıktıkları andan itibaren kahramanlara tamamen ısınıyoruz en azından ben ısındım özellikle leo ve hikayesi gerçekten üzücüydü insan tanrılara kızmadan edemiyor. kadere müdahale edilemez falan diye kendi içinde bir mantığa oturtmaya çalışmış yazar ama bunu anlamak elbette ki güç..

bu sefer karşımızdaki düşman titanlardan bile büyük bizzat gaia'nın toprak ana'nın kendisi o yüzden hera çok riskli bir plan peşinde. zaten antipati beslediğim hera'dan gerçekten tiksindim desem yeridir neler etmiş percy'ye thalia'ya ve jason'a okuduğunuzda inanamayacaksınız. tanrıların tanrısı sevgili zeus bildiğin pısırıkmış bu da kesin bir gerçek yani..

annabeth hera için parmağını bile oynatmayı reddettiğinden göreve çıkmak yerine bireysel olarak percy'yi aramakla meşgul kitabın sonuna kadar hiçbir haber alamıyoruz ondan. beni asıl şaşırtansa koskoca poseidon neden tanrıların percy'le istedikleri gibi oynamasına izin veriyor? küçük bir tanrı değil bahsettiğimiz sonuçta 3 büyüklerden biri..

kitabın sonunda jason hafızasını geri kazanıyor, düşman ne yazık ki bertaraf edilemese de bir süre için geri püskürtülüyor, hera serbest kalıyor.. 

en önemli kaybımız percy jackson'ın roma kampında olduğu keşfedilse de büyük bir sorun var ki yeryüzünde kampın yerini bilen biri yok. tanrılarsa zaten hiç oralı değil. hepsini ıslak odunla dövmeli. korkmayın olimpos kahramanları serisinin ikinci kitabı neptün'ün oğlu'nda percy'ye kavuşacak, sonunda hasret giderecek gibiyiz.. 

keyifli okumalar..