6 Kasım 2013 Çarşamba

ÖLÜM DANSI (THE KILLING DANCE) - LAURELL K. HAMILTON #6

 
ARKA KAPAK
"biri beni öldürmeye çalışıyordu. tamam, bu yeni bir şey değil. dahası başıma para konmuş ve bu sefer peşimdeki her kimse oldukça profesyonel. keşke korksaydım. korku sizi hayatta tutar; umursamazlıksa öldürür. dışarıda bir yerlerde biri adımı yapılacaklar listesine yazmış. annene uğra, yiyecek bir şeyler al ve anitayı öldür." 

anita artık avcı değil, av. başına 500.000 $ ödül koyan da kim? bir insan mı, yoksa canavar mı? işe bakın ki kurtarması gereken sadece kendi canı da değil, kurtadam sevgilisi richard ve yeni macerası alfa kurtadam marcus arasında gitgide tırmanan gerilimi nasıl çözecek? ve tabii ki jean-claude da var, anita'nın kalbine ve kanına girmek için doğru zamanı bekleyen vampir sevgilisi. ama durun, hiçbir şey bilmiyorsunuz, hamilton'ın bir iki sürprizi daha var.

Şimdi önce şunu söyleyerek başlamak istiyorum serinin en müthiş, en can alıcı, en mihenk taşı olan kitabı. yani en, en, en okunmazsa olmaz bir kitap bu. gerçi anita blake serisiyle ilgili her kitap yorumuna başlarken süper olduğunu söylüyorum (tekrara düşüyorum arkadaşlar farkındayım) ancak hepsi cidden süper. benim suçum değil.  kim anita'ya hayran? ben mi?

bu kitapta herkes bolca var bir kere. jean-claude, richard, edward gibi her kitapta bir araya gelmeyen karakterler burada birlikte. hamilton harika bir mix yapmış. neredeyse tüm karakterler etkin şekilde yer almış kitapta. sürü işlerine bolca yer verilmiş. bol bol lukoi ve kendi iç kanunları  anlatılmış. burada okurlara bir şekilde richard ve sürüyle işler nasıl ilerliyor kısmında bilgi verilirken tabi ki anita'nın tepkileri, tavırları her zaman ki gibi okuru kucaklıyor. yani kendinizi okurken onunla özdeşleştiriyorsunuz ve çok hoş duygular yaratıyor bu üzerinizde. en azından ben öyle hissediyorum. şöyle örnek vermem gerekirse; normal şartlarda bireysel silahlanmaya karşıyım ve silahlardan hoşlanmam. biri karşıma geçip silah çıkarsa "kaldır şunu ya bir kaza çıkmasın" der ve tepki gösteririm. biri bir browning  çıkarırsa " bende bir bakabilir miyim lütfen" derim. çünkü o kadar özümsemişim ki browning olmadan anita çıplak hissediyor hatırlayın.. :) mesele bu kadar basit. anita'yı ve yaşam tarzını seviyorum. onun dünyasını seviyorum. evet canavarlarla birlikte yaşayabilirim (özellikle jean-claude ile ). 

şimdi kitaba geri döneyim ciddi ciddi biri anita'yı avlamak istiyor. ama anita kolay bir av mı sizce? tabi ki de hayııııırr... richard, jean-claude ve edward anita'yı korumak için ellerinden geleni yapıyorlar. bu arada richard ve jean-claude arasında çekişme halen sürüyor. her ikisi de anita ile çıkıyorlar. ve anita aslında ikisini de deli gibi istiyor. ama bir türlü karar vermiş değil. kitabın sonunda karar veriyor. kararın ne yönde olduğuna dair ipucu yok. okuyun öğrenin desem de söylemek ve anlatmak için tutuşuyorum aslında çaktırmayın.. 

anita öyle bir şey yapıyor ki (gücü iyice açığa çıktı artık) jean-claude bile korkutuyor. nekromansi yeteneği o kadar gelişmiş ki. yarattıkları triumvirliğin gücünü bile ölüleri diriltmek için kullanıyor. bu bir kaza aslında tabi ama neticede yaptı mı? yaptı.. ve bir tüyo vampirlerde teknik olarak ölüdürler.. 

ve işin güzel tarafı  kitabın sonunda her iki erkeğini de anita kurtarıyor. yani bir kadın olarak benim egomu zirveye çıkardı bu durum. kısaca özetlemek gerekirse her bir sayfayı, her bir satırı, her bir cümleyi, her bir kelimeyi zevk alarak okuyorsunuz, ve kitabın kapağını her kapattığınızda damağınızda anita'nın tadı kalıyor. kitabı okurken anita'nın korkusunun da, heyecanının da, mutluluğunun da, zevk alışı veya acı çekişinin de kokusunu, tadını  alabiliyorsunuz. içinizde onu duyumsayabiliyorsunuz. okuyun mutlaka okuyun ve düşüncelerinizi paylaşın. ne düşündüğünüzü ben de bilmek istiyorum. 

 
sevdiğim bir diyalog;

jc - beni kendi yatak odamdan mı atıyorsun?
anita- evet.
jc - o halde sonsuza kadar tabutuma mahkumum, asla seninle beraber uyuma zevkini yaşayamayacağım.
anita- sen uyumuyorsun jc, ölüyorsun. belki senin ılık, yüreği çarpan vücudunu arzuluyor olabilirim ama seni her şeyinle kabul etmeye henüz hazır değilim. 
jc- pekala ma petite. Monsenyör zeeman'la seni tartışmanız için birkaç dakikalığına yalnız bırakacağım. bir tek şey istiyorum.
anita- nedir?
jc- ben sana katılamıyorsam yatağımda sevişemezsin.
anita- richard'la yatağında sevişmenin iyi bir fikir olduğunu zannetmiyorum. sanırım bu konuyu dert etmene gerek yok. 





2 yorum:

  1. Çok güzel anlatmışsın kitap fuarına bir daha gideceğim o zaman alınmak üzere not ettim. Bu güzel paylaşım içöin teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. İlgi ve yorum için ben teşekkür ederim. Kesinlikle kitap hakkında düşüncelerini paylaşmanı bekliyor olacağım. Sevgiler...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...