19 Mart 2014 Çarşamba

HANNIBAL DOĞUYOR (HANNIBAL RISING) - THOMAS HARRIS


bu yazımda size asla unutulmayacak bir edebi karakterden söz edeceğim.  thomas harris'in yarattığı bu büyüleyici karakter hannibal lecter'dan başkası değil..

kızıl ejder, kuzuların sessizliği ve hannibal filmlerini izlemeyen neredeyse yoktur. ben de karakterle ilk kez kuzuların sessizliği filmiyle tanıştım ve tamamen hayran oldum. bu hikaye bir seri katilin hikayesi, bu hikaye naif, zarif, aristokrat bir dexter hikayesi..

bilmeyenler için karakterin gelişimini anlatmak istiyorum hannibal aslında yaratıcısı olan thomas harris'in bile ön göremeyeceği bir şekilde sevilmiş, hayran olunmuş ve popüler olmuş bir karakter buna filmlerin ve tabii anthony hopkins'inde etkisi yok değil ama buna daha sonra geleceğiz. hannibal lecter aslında kızıl ejder'de bir yan karakter olarak çıkıyor karşımıza psikopat bir katili yakalamaya çalışan ama sürekli başarısız olan FBI son derece tehlikeli ve tecrit altında tutulan hannibal lecter'dan bu seri katil'i yakalayabilmek için yardım ister çünkü hannibal lecter psikopat bir katil gibi düşünebilecek, hamleleri önceden görebilecek bir dahi'dir..

gerek anthony hopkins'in başarısı gerekse bir edebi karakter olarak hannibal'ın doyuruculuğu yan karakter olarak başlayan hikayesine yepyeni bir boyut kazandırır. kendi hikayesini yaratan bir karakterdir hannibal lecter bir çok bakımdan olduğu gibi bu bakımdan da çok özeldir. hannibal ve clarice'in bir nevi hastalıklı ama bir o kadar da hayranlık uyandıran hikayesi de burada başlar. asla bir aşk romanı olamaz kuzuların sessizliği, karşılıklı bir aşkta yoktur zaten ortada ama hikayenin bütün vahşetine inat naifliği sizi hemen ele geçirir. kuzuların sessizliğinden sonra hayran kitlesini her alanda büyüten ve kendini yeniden yaratan hannibal nihayetinde aynı adlı bir romanla ana karakter olarak karşımıza çıkar. gerek thomas harris için, gerek hikaye için hatta hollywood için bu sanat'ın nirvanasıdır. hannibal çok geçmeden bir başyapıt oluverir kendi hikayesini yazan bu karakter adını kült eserlerin en başına altın harflerle yazdırır.

size bahsedeceğim kitap tamamen bu başarı öyküsünün sonucudur. hannibal lecter'ın çocukluğunu ve gençliğini anlatan bu eser hannibal karakterinden seneler sonra tamamen hayranlarının merakı ve karakteri daha da yakından tanıma çabasından dolayı yazılmış, kendi kendini zihinlerde varetmiştir.

bilmeyen duymayan ucusundan kıyısından olsun haberdar olmayan var mıdır gerçekten bilemiyorum ama yine de spoiler vermek istemiyorum çünkü okumanız gereken bir eser varsa kesinlikle hannibal'ı okumanızı isterim. iyiliğin ve kötülüğün sınırlarını karıştırmanızı etik değerlerinizden şüphe etmenizi.. yaşananların kesin vahşeti midenizi ağrıtırken kendi içinde tutarlı ama bir o kadar da çarpık olan bu alternatif ahlak anlayışını küçücük bir yanınızın haklı bulmasını.. zaten hannibal lecter'ı olduğu şeye dönüştüren bu birbirinin içine karışan duygular ve doğruyla yanlış arasında keskin sandığımız o çizgileri çarpıcı biçimde silikleştirmesi, hümanizmle dalga geçmesi ama pervasızca da insanlık şerefine önem vermesidir.

ikinci dünya savaşında hitler rusya'ya harekat düzenlediğinde hannibal lecter sadece sekiz yaşındaydı. 500 yıllık bir aristokrat kuşağın babası ve amcasıyla birlikte son üyelerinden biriydi. zekasıyla herkesi hayrete düşüren, okumayı tutkusu haline getirmiş, bir çok yetişkin adamı gölgede bırakacak kadar olgun bir çocuktu fakat nihayetinde sadece bir çocuktu ve küçük kız kardeşi mischa'yla kuğulara ekmek atıyordu..

almanlardan kaçarken herşeyini kaybetmiş bir yetim ve öksüz olarak tek başına bulmuştu kendini rus ordusu tarafından bulunduğunda aradan geçen iki yılı hatırlamıyor ve konuşamıyordu. lecter şatosu soyulmuş, talan edilmiş geriye kalanlarsa bolşevik ihtilaliyle birlikte kamulaştırılmıştı. hannibal'ın dünyada kaybedeceği hiçbir şey kalmamıştı. amcası ve güzel yengesiyle birlikte fransa'da normale yakın bir hayat sürmeyi başaran hannibal çok geçmeden amcasını da kaybetmiş dünya da güzeller güzeli yengesinden başka kimsesi kalmamıştır. paris'te tıp fakültesine kabul edilen en genç isim olan hannibal lecter müthiş yetenekleriyle herkesi kendine hayran bırakır. fakat geçmişinden gelen kabusları peşini bırakmaz. her gece çığlıklar atarak, kızkardeşinin adını haykırarak uyanır.  rüyası hep aynıdır küçük mischa ona seslenir "annibaa!" ama hannibal asla kardeşine yardım edemez..

iki yılda olanları hatırladığında hannibal ruhunu kaybetmiş bir intikam meleğine dönüşür. adalet hiç bu kadar elzem olmamış, hiç geçmeyen bir yara gibi kanamamıştır.

"Bazen kötülüklerin çok masum sebebi olabilir.."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...