HER DÜĞÜN KRALİYET DÜĞÜNÜ DEĞİL!

selamlar sizleri çok özledim.. sanırım blog'umun takipçileri farkındadır bir süredir ortalarda yokum yayınlarıma falan ara verdim istemeden. inanın ki başımı kaşıyacak kadar bile vaktim yok bu günlerde..

lady diana'yı anmadan olmazdı..

bu hafta okul tam gaz başladı haftanın 5 günü birden okuldaydım allahtan hocalardan biri dersi başka bir güne aldı da benimde bir boş günüm olmuş oldu bundan sonra haftada 4 gün okulda olacağım. dersler daha ilk haftadan ağırlığını belli etti çok sağolsun hocalardan biri tam dört sayfalık vesika çevirisi üç tane de tablo çizimi verdi. dertliyim dertli olmasına ama bir yandan da akademik uğraşlar beni hoşnut etmiyor da değil sosyal-pozitif bilimlerin, üniversitelerin böyle heyecanlandırıcı bir etkisi var insan üzerinde.

bu hafta akademik hayatım için ne yaptım konuşmasından sonra diğer yaptıklarımdan bahsedeyim ben en iyisi.. evlilik diyeyim ben size.. heyecan yapmayın ben değilim bu evliliğin öznesi ama hatırını kıramayacağım kadar yakın biri.. bu yüzden sürekli bir yoğunluk, yorgunluk içindeyim.. ojeleri kurumadan uyuyakalan bir insan düşünün işte ancak o şekilde hayal edebilirsiniz yoğunluğumu ve yorgunluğumu..

önce kına sonra nikah sonuç olarak düğün derken bütün bu süreç içinde evlenmek istemediğimden emin oldum. gerçekten bu kadar rahatsız edici, yorgunluk verici, kimseyi memnun edemeyen bir organizasyon serisinin yapılış amacı nedir anlamak mümkün değil. yine de illa evlenecekseniz en azından gelinin/damadın gerçekten doğru insan olduğuna emin olun ve benim tavsiyem asla sosyo-ekonomik olarak aranızda uçurumlar bulunan biriyle evlenmeyin.. sonra herkes kültür şoku yaşayıveriyor mazallah hiç hoş olmuyor ufo görmüş masum köylüyle, kızılderili görmüş beyaz adam arasında gidip geliyor bütün misafirlerin ruh halleri. ee tabii böyle bir ortamda tatsızlık çıkması da işten bile değil.

siz de kendi düğün dernek deneyimlerinizi anlatın hatta üstüne tartışalım ama yine de ben bütün bu angaryaların tarihe karışması gerektiğine eminim. ilk önce kimse alınmasın gücenmesin herkes mantıklı düşünmeye çalışırsa zaten bana hak verecektir.. kesin olan şey şu ki maddi durumu iyi olmayan biri düğün yapmasın.. bu kadar çok boşanma olmasının temel nedeni şiddetli geçimsizlik ya güya işte onun türkçe meali ne yazık ki parasızlıktan birbirimizi, aklımızı yiyoruz demek. bireyci olmalı insan şu an hatırlamadığım birinin benim özellikle şu mevzulardan sonra kesinlikle katıldığım bir önermesi var. "bencillik erdemdir." evet kesinlikle bu gerçek çok net.

düğünler, kınalar, nişanlar bilmem neler kimler için yapılır? ben söyleyeyim konu, komşu, akraba üçgeni için.. hayır efendim kendiniz için yaşayın, sizi mutlu edecek olanı yapın. 100 bin tl harcasanız yine de düğünde, kınada, gelinlikte, damatlıkta, orkestrada kusur bulacak bir grup insan için gerçekten bu kadar borçlara girmeye değmez. sonra banka kredisinden, altın kavgasından kafayı çizip soluğu mahkeme salonlarında almanız işten bile değil..

velhasıl kelam benim de bu hafta yaşadığım şeyler buna çok benzerdi.. büyük bir görgüsüzlük hali, gösteriş yapmak için can vermek, birbirinden hiç ama hiç hoşlanmayan insanların yapay yapay aa yine görüşelim tripleri.. ve bölüm sonu canavarı aileler arası altın kavgası!

biriyle gerçekten hayatınızı paylaşmak isterseniz güzel bir nikah, güzel bir gelinlik, sade bir kutlama esas hedefiniz olsun.. amcangilin halasının komşusuna dedikodu malzemesi olacak disko toplu, çocuk çoluk koşturmalı, kanserojenim diye bağıran meyve aromalı terkos suyu ve bayat  kek servis edilen güya düğünümsü organizasyonlarla ömrünüzden ömür tüketmeyin..

ben sadece misafir olarak gittiğim bir yerde bu kadar bunaldıysam bu kadar evlilikten falan soğuduysam bir de bunu organize edenleri bizzat yaşayanları düşünemiyorum bile.. ne yazık ki hepimiz kraliyet ailesi değiliz ve ne yazık ki herkesin düğünü de kraliyet düğünü değil bu kadar kasmaya cidden gerek yok. unutmayın bencillik bir erdemdir. kişi mutlu olduğu kadar dünya güzeldir.

keyifli pazarlar..