23 Ekim 2014 Perşembe

AŞKA VAR MISIN? (EVERSEA) - NATASHA BOYD



Güzel kitapları okumakta geç kaldığım için kendimi tokatlamak istediğim anlar oluyor. Evet Aşka Var Mısın da bende bu hissi yaratan kitaplardan biri.

Esasen hikayemiz oldukça klişe. Hollywood yaşamından bunalmış, ilgiden sıkılmış bildiğin tükenmişlik sendromuna girmiş bir film yıldızının gözden uzak küçük bir yere kaçması ve burada hayatının aşkını bulması hikayesi defalarca işlenmiş, neredeyse içi boşaltılmış bir konu.

Bu noktada söylemem gereken şu ki klasik ve klişe arasında farkı yaratan tek şey konunun nasıl işlendiği. Bu kitaba klasik olacak nitelikte diyemem ama tamamen klişeden de ibaret değil. Diyaloglar ve karakterler çok eğlenceli.

Kitabın üstüne kurulduğu hikayeden de belli olacak şekilde Jack tanrısal bir yakışıklılığa sahip, insana diz çöküp tövbe ettirecek kadar çekici, dağlardan daha büyük karizmasının farkında ve bunları kullanmaktan zerre çekinmiyor.

Kitapta hoşuma giden bir kaç unsur var bunlardan bahsetmek gerekirse karakterlerin duyguları inanılmaz iyi yansıtılmıştı. Keri Ann'in bütün iç sesiyle konuşmaları, düşünceleri, fikirleri Tarkan'ın ya da Kıvanç Tatlıtuğ'un yanında olsanız hissedeceklerinizi özet geçer halde. O ilgiyle karışık hayranlık ve kendini koruma güdüsüyle iç içe geçen gurur. Bütün bu hisler inanılmaz doğal ve sonuna kadar okuyucuya geçiyor.

Yan karakterler çok eğlenceli özellikle Keri Ann'in en yakın arkadaşı ve abisiyle diyalogları beni gülümsetti. Şaşırtıcı olsa da  kitabı gerçekten çok sevdim. Benim için tek eksik Jack'in ağzından hiç bölüm okuyamayışımızdı. Kitabın sadece son bölümü Jack'in açısından yazılmış ama onu da yeterli bulamadım çünkü her şeyinden vazgeçmek isteyen, her şeyi yakıp gitmek isteyen bir adamın kahredici çaresizliğini göremedim. Kendisinin daha çok kaderini kabullenmiş kurbanlık koyun gibi bir pasifliği vardı.

Gerçi kitabın sonunda gördük ki Jack biraz saf. Türk filmlerinde bile kullanılamayacak kadar bayat olan o yalana inanmak için insanın cidden saf olması gerekiyor çünkü. Gerçi travmaları falan olduğundan mazur görüyorum hassaslığını. Bazen merak etmiyor da değilim nedir bu edebiyat dünyasının istisnasız her kitapta karşımıza çıkardığı yaralı adam sendromu? Travmasız insanlara aşık olmak mahkeme kararıyla falan yasaklanmış olmalı.

Aslında kitabı okurken içimde tuhaf bir hüzün yok değildi. Bu hikayenin sonunu yazar belirleyecek olsa da gerçekte böyle bir hikayenin sonu hiç tereddüte yer bırakmayacak kadar nettir. Bu yüzden bu kitap için modern bir peri masalı demek hiçte yanlış olmaz. Başka türlü Jack'in hayat tarzında bir insan sıradan birinin evine, hayatına, kalbine, şehrine sığamaz.

Üst üste başıma gelmesi entresan olan şey şu ki bu kitabın da sonu yok. Jack'in ağzından bütün gemileri yaktığı, köprüleri yıktığı bir bölüm okuyup öylece ortada kalıveriyoruz. Kitabın kapağını kapattığınız anda ikinci kitap arzusuyla deliye dönüyorsunuz. Zaten ikinci kitabın adı bu arzuyu daha da güçlendirecek cinsten. Forever Jack. Resmen kitap adıyla spoiler vermemişler mi? Bu yüzden kendinizi hazırlayın derim, beklemek çok mu çok zor olacak gibi.

Herkese Keyifli Okumalar...


2 yorum:

  1. hahaha ilk cümle tam olarak benim hissettiğim şey =) Çok sevdim bende kitabı ya=) İkinci kitap çabuk çıkmalı yoksa delirebilirim =)

    YanıtlaSil
  2. Dart Ödülü aldın! http://fusyamsidusunceler.blogspot.com.tr/2014/10/dart-odulu.html

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...