20 Nisan 2015 Pazartesi

BUSELİK - BAŞAK KIZILTAN


Buselik'i nasıl doğru ifade edeceğimi düşünürken şöyle bir şey geldi aklıma. Bazen bir bardak su içersiniz ve şerbet gibi kayar boğazınızdan aşağı müthiş lezzetlidir. Bazen de susadığınız için içersiniz ancak o lezzeti alamazsınız. Bu kitap için tam olarak böyle bir yorum doğru olacaktır

Buse esas kızımız. Kendisi iyi bir aileye mensup, son derece sağlam karakterli, değer yargılarına sahip olan bir genç kız. Kitabımız Buse'nin eşyalarını kolilere yerleştirerek toplanması ile başlıyor. Evet sürekli bir flash back hali söz konusu ki cidden sıkıcıydı. Kısacası gerçek zaman düzleminde kitap bir türlü ilerleyemedi. Kitabın ortalarından itibaren ancak biraz akmaya başladı. Bu kadar ağır çekim geçen bölümlerden sona bir hamileliği var ki; doğurması bir oldu. Yani zaman akışı biraz ayarlanamamış sanki. 

Buse'nin ilk aşk olarak lanse edilen Cankat'a olan duygu durumu başlı başına farklı bir tartışma konusu olur. Yani adam sana hiç değer vermemiş, seni iki kez aldatmış paçavraya çevirmiş ve sen hala bu adamı düşünüp onunla ilgili hisler içindesin pes dedim pes. Ve bu sümüklü herif hayatının neredeyse her döneminde Buse'nin dibinde. Buse'nin ilk kocası Saner'i de, Berke'yi de sinir eden bir tip olarak karşımıza çıkıyor. Olanca yılışıklığıyla arayabiliyor veya yanına gelebiliyor. Buse'de buna izin veriyor.

Saner kızımızın ilk kocası olan şahıs. Kendisi zengin züppesi doğru düzgün evlenme teklif etmeyi dahi becerememiş zoraki bir emrivaki ile olaya girmiş bir kişidir. Buse'nin neden boyun eğdiği neden evlenme kararı aldığı tarafımca anlaşılamamıştır. Ne olursa olsun büyük bir aşk falan yoktu aralarında. Adam sırf babası evlenmesini istiyor diye, bari bunca zaman peşinde koştuğum kız olsun modunda, böyle bir dayatma yaptı. Buse'de evet dedi. 

Seda Buse'nin en yakın arkadaşı olan şekerimsi kız. İkinci kitabın da sanıyorum konusu olacak karakter. Seda iyi ve hoş bir kız ancak Buse'nin ona Seduş hitabı beni benden aldı. Yani Seda ismine çok aşına  biri olarak  söyleyebilirim ki, Sedoş kullanılır hep. Elimde kalem bütün "u" ları "o" yaptım. Yazar beni affetsin o kadar gözüme battı diyebilirim. İsim seçimleri ayrıca enteresandı. Kızının adını Nasperver koyması da bünyemde şaşkınlık yarattı. "Hangi devirden kaldın kardeşim saraya cariye mi vereceksin?" düşüncesi geçti kafamdan ne yalan söyleyeyim. Kısacası orjinal olacağım diye fazla kastırmamak lazım.

Berke ise kitabın neredeyse sonlarında hadi insaf edeyim ortalarında devreye giriyor. Esas oğlan olan karakter bu kadar geç dahil edilmemeliydi diye düşünüyorum. Berke'yi sevdim, çok içten ve çok tatlı. En azından Berke kitaba dahil olduktan sonra daha akıcı, eğlenceli hale geldi ve okuma isteği uyandı içimde. Berke'nin ailesi de son derece hoş ve güzel bir aile olarak ele alınmıştı. O kısımlarda biraz neşelenmeyi başardık. Kitapta genel olarak bir hüzün havası var. Bu kadar melankoliye ne gerek var ki?

Berke'nin eski eşiyle ilgili olan kısımlar çok ama çok abartılıydı. Yani tamam anladık Berke dünya iyisi ama eski karısı bir cadı. Özellikle Nalan'ın kendi çocuğuna olan davranışları ve elinde sopayla Berke'nin yatının camlarını kırması kısmı ciddi abartıydı.

Kısacası okunabilir mi? Evet okunabilir. Ancak siz de melankoli halindeyseniz hiç girmeyin bu topa, neşeli bir zamanınızda okumanız önerilir.

Herkese keyifli okumalar...

2 yorum:

  1. Sümüklü herif yorumuna çok güldüm belliki baya kızmışsın adama :))

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir yorum olmuş :D

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...