20 Eylül 2016 Salı

BAŞMELEĞİN GÖZDESİ - NALINI SINGH


Bir kurban bayramını ve dahi uzun upuzun bir tatil sürecini daha geride bıraktığımız şu günlerde henüz okumayı bitirdiğim  bir kitaptan söz edeceğim bugün sizlere. "Başmeleğin Gözdesi" isimli kitabımız Lonca Avcısı serisinin üçüncü kitabı olarak yayınlandı.

Her zaman ki gibi yine kitabın kapak tasarımı ve baskısı şahaneydi. Gerçekten söyleyecek söz bulamıyorum, insan okumaya kıyamıyor yahu. İçeriğine gelince ilk iki kitaba oranla biraz daha yavan bulduğumu belirtmeliyim. Sanki biraz uzatma çabasına girmiş yazar kendince gibi geldi. Tam bir ara kitap denilebilir. Neden mi? Çünkü hiçbir konu neticelenmiyor ve nihayete erdirilmiyor efendim. Kitabın son sayfasında öylece eliniz böğrünüzde kalıyorsunuz.

NewYork'a geri dönen ve kulelerinde mutlu mesut yaşayan aşık çiftimiz yani başmelek Raphael ve gözdesi Elena birdenbire yaşanan olaylar karşısında şaşkına dönerler. Öncelikle dünya çapında iklimler değişmiş ve büyük doğal felaketler eşzamanlı olarak meydana gelmektedir. Ayrıca da vampirler de çıldırmış ve insanları katletmektedir. 

İlk vaka bir okulda gerçekleşmiştir. Öğrencilerden ikisi vahşice vampir tarafından katledilmişler ve tabi ki şehrin başmeleği olaylara el koymak için gelmiştir. Lonca avcısı Elena'da eşiyle birlikte olay yerinde vampirin izini sürmek için bulunmaktadır. Ancak bir detay vardır ki söz konusu okul Elena'nın üvey kızkardeşinin okuludur. Kız kardeşleri korkulu gözlerle Elena'ya bakmaktadırlar. Ancak bu korkunun bir başka sebebi daha olduğu sonrasında ortaya çıkacaktır.

Bu kitapta biraz daha Elena'nın ailesini tanıyoruz sanırım. Babasının tutumunun nedenleri, üvey annesi Gwen'in tavrı ve küçük kız kardeşlerinin Elena'ya bakış açıları daha net hale geliyor. Ve tabi öz kardeşi (kocası vampir olan) Beth'in Elena'dan istediği şeyi verebilecekler mi? Şunu belirtmek gerekir ki Elena her şeye rağmen ailesi için elinden gelenin en iyisini yapıyor.

Bütün bu olayların müsebbibi uyanıyor olan kadim bir başmelek. Ama kim? Kitabın kapak yazısında da belirtildiği gibi Raphael'in annesi Caliane uyanmaktadır. Ancak asıl soru şudur? Aklını kaybederek yatmış olduğu bu uykudan uyanan başmelek  uyandığında kendinde mi olacak? Yoksa zır deli olarak mı kalkacaktır? Muazzam bir güce sahip olan bu başmelek eğer delirmiş halde kalkarsa ona Raphael bile engel olamayabilir.

Oğlu için herşeyi yapacak durumda olan Caliane önce Elena'ya ortadan kaldırmaya yeltenir. Çünkü o bir ölümlü kalbi taşımaktadır ve oğlunu zayıf kılmaktadır. Aslında Raphael'in onluları da aynı görüşü paylaşmaktadır. Ama Elena Raphael'in kalbiyse durumlar değişebilir mi? 

Bir de Çin başmeleği ise gücüne git gide güç katmakta ama kendinden daha güçlü birinin uyanmasını  kati surette istememektedir. Bunun için de iki de bir Raphael'i kışkırtarak annesini öldürmesi gerektiğini söylemektedir. Aslında Raphael annesini yok etmeye hazırdır. Elena bunu bir kez daha düşünmesini ister. 

Kitap gayet güzel ancak ilk iki kitaba göre içerik olarak biraz zayıf. Biraz fazla  sevişme sahnesine yer vermiş yazar. Bazen artık yine mi yeter artık oluyorsunuz okurken. En kötüsü de hiç bir konunun sonuçlandırılmaması. Bir sonraki kitaba kilitlenmek zorunda kalıyorsunuz. Seriye başladıysanız zaten okumadan olmaz. Ama seriyi hiç bilmeyen varsa lütfen ilk kitaptan itibaren okusun aksi halde tam algılayamaz ve hikayede bir çok detay havada kalır.

Herkese Keyifli Okumalar...

5 Eylül 2016 Pazartesi

ŞEYTANIN ELİ - JENNIFER McMAHON


Bugün sizlere "Şeytanın Eli" isimli kitaptan bahsedeceğim. Yine ofisteki boş günlerimden birinde okuduğum bir kitap. Önce çok istekli başlamadım açıkçası okumaya ancak kitap öyle güzel, öyle akıcı ve merak uyandırıcıydı ki bir solukta okudum diyebilirim. Ephesus yayınlarından çıkan kitabın yazarının okuduğum ilk kitabı. Kurgusal anlamda başarılı buldum. Bayağı karışık geldi ilk etapta okurken sürekli nasıl toparlayacak yazar bakalım duygusunu yaşadım.

Kitabımız değişik iki zamanda geçiyor. 1908 yılında ve günümüz şeklinde. Anlatıcılarımız da yine farklı 1908 yılında olanları (ve tabi günlüklerde yazanları) Sara ve Martin anlatıyor. Günümüz anlatıcıları ise Ruthie ve Katherine. O kadar güzel bir kurgu ile anlatılmış ki gerçekten türün seveni olarak mest oldum diyebilirim.

Şeytan Eli olarak tabir edilen bir kayalık var ve bu kayalığa yakın olan geniş arazi üzerinde bir ev. Uğursuz ve kötü olduğu iddia edilen bu kayalığa kimse yaklaşmak istememektedir. Evde yaşayan kişilerden biri de Sara karakteri.

Sara'yı doğururken annesi ölür. Annesinin ölümünü ona hissetirmeyen kişi teyzesidir. Teyze üzerine garip hayvan derilerinden giysiler giyen, tüyler takan garip büyüler vs. gibi işler ile meşgul olan biridir. Aynı zamanda babasıyla da ilişkileri vardır. Teyze dediği kadın ile esasında bir kan bağları yoktur. Ama Sara kendini bildi bileli teyzesi ona her şeyi öğreten ve hep yanında olan kişidir. Sara'nın günlük tutmak gibi bir huyu vardır. Üstelik bu günlükleri saklamak gelecek nesillere ulaştırma çabası içindedir.

Ruthie ise ergen bir genç kızdır. Kasabada bir süredir insanlar kaybolmakta ve bulunamamaktadır. Annesi de aniden ortadan kaybolunca beş yaşındaki küçük kardeşi ile başbaşa kalmıştır. İnsanlar iz bırakmadan öylece ortadan kaybolamazlar diye mantıklı bir şekilde düşünen Ruthie bazı ip uçlarına ulaşmıştır. Annesini bulmak için her parçayı birleştirerek sonuca ulaşmaya çalışan genç kız başarabilecek midir?

Katherine ölen kocasının son yolculuğunu yaptığı, son yemeğini yediği kasabaya taşınmıştır. İki yıl önce ölen çocuklarının ardından kocası Garry de son derece içine kapanık ve tuhaf davranmaya başlamıştır. Kocasının ölüm haberini aldığında garip bir kasabada, garip bir öğle yemeği yediğini kredi kartı ekstrelerinden öğrenir. Bu haberden sonra merakı iyice depreşir ve kasabaya taşınarak araştırmaya başlar. Ulaştığı bilgiler karşısında şaşkına dönmüştür.

Bütün bu insanların yolu bir gün bir şekilde kesişecektir. Hepsi birbiriyle bağlantılı ve herşey göründüğünden çok daha karmaşıktır. Yaşayan ölülere inanır mısınız?  Çok sevdiğiniz birinin hayata geri dönüşü için neleri feda edebilirsiniz? Hangi bedelleri ödemeye hazırsınız? Tüm bu sorulara yanıt aramaya başlıyor beyniniz bir noktadan sonra.

Tam bir fantastik gerilim diyebilirim. Gerçekten çok çok iyiydi. Okurken müthiş derecede keyif aldım ve bir solukta bitirdim. Herkese çok ciddi tavsiye ederim. Bazı paragraflarda kanınızın donduğunu hissedeceksiniz. Karı kocanın birbirinden nasıl da şüphelenebileceğini, insanların sevdiklerini geri getirmek uğruna nasıl şeylere katlanabilirler? Nasıl korkunç olaylara kalkışabilirler? Son derece beğendim ve tavsiye ederim arkadaşlar. Korku, gerilim, fantastik severlere için biçilmiş kaftan diyebilirim.

Herkese Keyifli Okumalar...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...