şu an sabahın altısı ve ben kitabı biraz evvel bitirdim.. uykum var, uyumak istiyorum fakat içim içimi yiyor anladım ki bunları yazmadan uyuyamayacağım..
türk yazınına her zaman mesafeyle yaklaşım ben. roman bizim edebiyatımızda gelişmiş bir tür değil ve en iyi örnekleri bile çoğu zaman sönük. bu yazarın o kadar çok methini duydum ki ve kitabı o kadar çok övgüyle anlatmış ki bazı blogger arkadaşlar dayanamadım bende okumam gerek, şans vermem gerek diye düşündüm.
büyük harflerle devasa puntolarla şöyle bir ibare koymalı bu kitaba..
"BU KİTAP TAMAMEN ERKEK FANTAZİSİDİR; GERÇEK KADIN-ERKEK İLİŞKİLERİYLE BİR İLGİSİ YOKTUR."
yıl olmuş 2013..
türkiye'nin sayılı zenginlerinden bir inşaat şirketleri topluluğunun sahibi osman bey tamamen hayır olsun diye bedavaya yaptırdığı bir köprü için kış şartlarında bizzat doğunun bilmem ne şehrindeki şantiyeye gidiyor..
üstüne üstlük bu adam buralarda bir yerle içkiyi fazla kaçırıyor ama şoför kullanmayı veya taksi çağırmayı akıl edemiyor.. yoğun kar yağışı sırasında oluyor hep bu olaylar.. daha sonra bir kıza çarpıyor ve kızı komalık ediyor. kız ölmüyor ama kızın babası savcıylan hakimlen kankagiliz diyerekten ya kızımla evlenirsin ya da hapislerde çürürsün diye şantaj yapıyor..
tekrar ediyorum yıl olmuş 2013.. ücretsiz bir inşaat için ali ağaoğlu tadında bir adam bizzat türkiyenin ucundaki bir şantiyeye gidiyor.. üstelik burada koruma, güvenlik, şoför kullanmadığı gibi kış şartlarında alkollü direksiyona geçiyor. birine çarpıp komalık ediyor.. ve bu avukatlar ordusu olan isterse baroyu satın alabilecek olan bu adam kızımla evlenceeennn şantajına boyun eğiyor..
bana kalırsa biraz daha zorlarsak fantastik kategorisine çok rahatlıkla sokabiliriz..
osman 30'lu yaşların ortasında gülay'sa 18 yaşında.. kürt kökenli bir kız ama hayatını izmirde bursada kısaca batıda geçirmiş.. liseyi birincilikle bitirip tıp kazanmış ama okulunu dondurmuş ve bu kız hiç öpüşmemiş bile.. sürekli bir güzellik vurgusu var üstünde öyle güzel, böyle güzel, felaket güzel.. zaten başka da bir özelliği yok kendisinin okuduğum hiçbir kadın karaktere bu kadar sinir olmamıştım..
sürekli aç geziyor, ağlıyor, sızlıyor, düz yolda yürüyemiyor, sesi çıkmıyor.. ezik.. saflık falan değil kız alanen salak gibi.. sanki ülkemizde yeterince çocuk düşkünü yokmuş gibi sürekli de bir çocuğa benziyordu.. çoook seksiydi ama kız çocuğu gibiydi.. sevişmek için ölüyordum ama çocuktu bu resmen.. eyvallah kitapların sosyal mesaj verme zorunluluğu yok ama bu kadar da gözüne gözüne vurulmaz ki kardeşim.
kendime sürekli tekrar etmek zorunda kaldım yıl 2013 medeniyetin sonundayız.. medeni bir ülkeyiz, kadın hakları için iyileştirmeler peşindeyiz.. eğer biri bir daha yakınımda, yöremde 100 metrekarelik bir alanda kocalık hakkından bahsederse ağzına ıslak odunlarla vuracağım. bizim gibi insanlık hakları ve temel özgürlükler açısından üçüncü dünya ülkesi denilebilecek bir ülkede bile evlilik içi tecavüz diye bir ihlal, bir suç var tanımlanmış.. 16. yüzyılda geçen bir roman yazıyorsan kocalık hakkı, kadınlık görevi, erkeği memnun etme kavramlarından bahsedersin bu kadar rahatlıkla. bu nedir gerçekten isyan etmemek elde değil yani..
yazar bir söyleşisinde feminen tavırlı erkek karekterler yaratmadığını erkeklerin gerçekten erkeksi olduğunu söylemişti.. ben okuduğum kadarıyla bir erkeksilik göremedim zira bana göre hainlik, alçaklık, dağlardan daha büyük bir ego, karşındaki insanı cinsel olarak kullanmak, duygularını suistimal edip zihinsel şiddet uygulamak ne erkeksi, ne seksi ne de başka bir şey. osman bana göre bildiğin garabet..
gerçek ilişkilerin ya da gerçekçi erkeklerin osmanla ve bunlarla hiçbir ilgisi yok. evet küçük dağları ben yarattım ah iyi ki erkeğim erkek olmayı çok seviyorummm tadında psikolojik problemleri olan insanlar yok değil. ama işte onlarda ne bir aşk romanında baş karakter ne de figüran olabilir sürekli terkedilen tayfadan ibaret onlar..
değişen dünyada, modern dünyada herkes eğitimli, kültürlü, kendine yetebilen, karakterli kadınları kabullenmek zorunda; dünya da türkiye de.. karakter gösteremeyen, ezik, silik, varlığıyla yokluğu sadece yatakta değişen, varlığını bir adamın egosunu okşamaya vakfetmiş kadınları kimse hayran olunacak, aşık olunacak kadın diye yutturamaz artık. her türlü odunluğu, silah taşımayı, zenginliğe dayanan zorbalığı da kimse erkek gibi erkek diye yutturamaz.
sevenlere saygı duyuyorum elbette ama sevmedim ben.. baştan ayağa yanlışlar silsilesi gibiydi bana göre karakterler adına utandım belkide..