Sarah Jio bana göre bir efsanedir ve bundan sonra ne yazarsa yazsın düşünmeden alacağım yazarlardandır. Bu küçük girişle birlikte asıl konuya yani Böğürtlen Kışı'na dönmek istiyorum.
Böğürtlen Kışı yazarın kaleme aldığı en can yakıcı, incitici roman olabilir. Saraj Jio'nun tarzını bilenler bilir; günümüzle geçmişi hikayede harmanlayıp harika bir finalle noktalamak onun değişmez tarzıdır. Bu kitapta da zaman atlamaları değişmez olarak var ama fark şu ki bu sefer hikaye ikinci dünya savaşı yerine Amerika ve dünya ekonomisinin çöktüğü "Büyük Buhran" döneminde geçmekte.
Kitapta beni en çok etkileyen duygu fakirlik ve çaresizlikti. Yiyecek yemek bile bulamayan bir insanın adaleti aramaya bile gücünün yetememesi, oğlu için çırpınması ve ekonomik sınıfı yüzünden yaşadıkları gerçekten de insana para herşeydir dedirtecek cinsten.
Tabii hikaye böyle ilerlemiyor ve günümüze geldiğimizde paranın hiçbir şeyi kurtarmaya yetmediğini sadece acıyı ve yalnızlığı lüks içinde yaşamamızı sağladığını çok net olarak görüyoruz. Parasına güvenip zorbalık taslayanları ve affedilmeyecek ihanetleri paranın daha şık göstermediğini de.
Bir kocanın ihaneti, zalimliği, varken bile yok oluşu ve neredeyse hayatınıza mal olan bir kayıptan düşmanca sizi sorumlu tutması tarif edilemez bir acı. Bütün bu duygular, o çaresizlik öyle iyi, öyle iyi resmedilmiş ki kapana kısılmışlığı ve arkadan vurulma hissini iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Kitabın sonundan çok bahsetmek istemesem de söylemek zorundayım ki beni çok mutlu veya çok tatmin etmedi. Her ne kadar Daniel hakkında buruk bir sevinç yaşasakta yapılan hiçbir şey telafi edilemezdi. Yine de düşününce böyle bir hikaye için yazılabilecek en mutlu son buydu diyebileceğimden hak veriyorum olana bitene.
Ve söylemek zorundayım ki o adamı boşamasını gerçekten ama gerçekten çok istemiştim! Dağılmayan bir yuva, düzelen bir adam pozitif bakan birine göre mutlu son olabilir ama kitabın ilk sayfasından son sayfasına o adamdan bir cacık olmaz düşüncesindeydim.
Acaba siz ne düşünüyorsunuz?
Herkese keyifli okumalar...