28 Ağustos 2018 Salı

GÖZ - STEPHEN KING


Öncelikle şunu söyleyeyim kitabı okumadan önce telekinezi hakkında pek bir şey bilmiyordum. Sadece bazı nesneleri yerinden beyin gücüyle oynatabilen insanlar olduğunu duymuştum. Böyle güçlü bir enerji patlamasının mümkün olduğunu tahayyül bile edemezdim. Carrie üç yaşındayken sırf yan komşu bikiniyle güneşlenirken baktı diye öz annesi tarafından günahkar ilan edilmiştir. Bu sapık kadın tarafından bıçakla boğazlanmak üzereyken birdenbire evdeki tüm eşyalar dışarı fırlatılmış ve sadece kendi evlerinin üzerine buz ve taş yağdırarak ilk küçük kıyametini yaratmıştır. O gün yaşanan o olaya kasabadaki hiç kimse bir anlam verememişti ama annesi anlamıştı şeytan laneti vardı işte üç yaşındaki çocuğun üzerinde ve Carrie'yi böyle büyüttü.

Carietta White içine kapanık liseli bir ergendir. Kendini bildi bileli toplum tarafından dışlanmış ve en acımasız şakalara, alay ve aşağılanmalara maruz kalmıştır. Bunun en büyük nedeniyse sapkınlık derecede dindar olan annesi aslında. Böylesi aşırı sapkın ve bağnaz eğilimleri olan bir kadın tarafından büyütülmesine nasıl izin verilir, devlet çocuğu nasıl koruma altına almaz gerçekten aklım almıyor. Kadına göre her şey günah hele ki kadınlar zaten doğuştan günahkar varlıklar. Durmadan dua ederek temizlenmeli ve bağışlanmayı dilemeliler. Kızı sürekli dolaba kapatıp dua ermesini falan istiyor. Kitabı okurken ürperiyor ve yok artık diyorsunuz. Bir anne nasıl böyle davranabilir? Kızı 17 yaşına dek adet görmezse bir anne hekime başvurmaz mı? Ama kadın mutlu bilakis şeytanın kızından uzak durduğunu falan düşünüyor.

Carrie bir gün okulda beden eğitimi dersi sonrasında, toplu duş aldıkları bir ortamda ilk kez adet görmeye başlamasıyla olayların fitili ateşleniyor. Zaten sürekli ezilen ve aşağılanan zavallı kız ne olduğunu, başına ne geldiğini anlayamadığı gibi bir yandan da kan kaybından öleceğini sanıyor. Bütün o yaşadığı dehşet yetmezmiş gibi bir de güya sınıf arkadaşları  olacak bir grup geri zekalı kız topluca Carrie ile alay edip aşağılıyor. Beden eğtimi öğretmeni  Bayan Desjardin ise ortama girdiğinde bir nebze diğerlerini engelleyerek yardım etme eğiliminde olsa da içinden o da Carrie’yi hor görüyor. Tabi şimdi bakıldığı zaman tüm bunların sorumlusunun Carrie'nin annesi olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok. Kızcağızın kıyafetleri de iğrenç derecede eski moda ve kapalı.

Neyse efendim konumuza dönersek  yine de Bayan Desjardin müdür ile konuşarak Carrie ile acımasızca alay eden bu kızları cezalandırmak için onay alıyor. Fakat bu acımasız kızlardan biri olan Chris  bölgenin en ünlü avukatının kızı olması ve bunun getirdiği şımarıklıktan cezayı kabul etmemiş, itiraz etmiştir. Hatta babası bizzat gelip müdür ile tartışır. Ancak tabi ki kızının aslında son derece haksız olduğunu bu avukat bey de bilmekte ama bu durumu kabullenmesine yetmemektedir.  Bu durumda inat eden müdür de madem cezaya kalmıyorsa baloya da gelmeyecek diye kıza balo bileti satılmasını yasaklar. Bu tavır zaten birine kıl olan bir grup ergenin iyice çileden çıkmasını sağlayacak bir hamle oluyor. Tabi ki liseli ergenlerin hayatındaki en önemli mevzu okulun mezuniyet balosudur. İyice  sinirlenen ve kin tutan  Chris gidip alemlerin en serserisi  Billy'le sözde romantik bir ilişkiye başlayıp tüm bu olayların sorumlusu olarak gördüğü Carrie’den intikam almanın peşine düşüyor  Bütün bu olaylar silsilesinin bir araya gelmesi inanılması çok zor olan büyük trajedinin başlangıcı başlamış olur.  O iğrenç Carrie'ye hakettiğini vermek için balodan daha güzel bir intikam mekanı olabilir mi? Chris ve Billy için müthiş ortam oluşuyor ve intikam şekilleri ise gerçekten iğrenç ve travmatik. Anlatmayacağım ama üzücü cidden. Bu yapılan hareketin sonucunda tüm kasaba müthiş zarar görüyor tabi ki.

Bu arada bu balo için teklifi aldığında Carrie’nin duygusal gel-gitlerinden, annesi olacak pislik ile yaşadığı gerilim ve savaştan söz etmiyorum bile. Düşünsenize öyel alışmış ki ezilip aşağılanmaya önce inanmıyor dalga geçtiğini düşünüyor. Hatta balo gecesi hazırlandığında bile son anda Tommy'nin gelmeyeceğinden onunla alay ettiğinden şüpheleniyor. Yani bir insan o noktaya getirilmemeli gerçekten. Nasıl da korkuyor ama bir o kadar istiyor orada, o baloda olmayı. O insanlar tarafından kabul edilmeyi ve onaylanmayı istiyor aslında. Toplumda kabul görmemesi zaten tamamiyle annesinin suçu olmasına karşın kadının hiçbir şeyin farkında olmaması ve hiçbir konuda sorumluluk almaması çok inanılmaz geliyor bana.

Ve işte o meşum gecenin sonunda yaşadıklarına  daha fazla kayıtsız kalamayan Carrie ise tam da o an artık  bir intikam meleğine dönüşüyor ve tüm kasabayı yerle bir ediyor. Bilinen ölü sayısı dört yüz kırk, on sekiz kişi hâlâ kayıp listesinde. Ölenlerin altmış yedisi Ewen Lisesinin mezun olacak gençlerden oluşuyor. Böyle bir olayın getçrkten yaşanabildiğine inanmakta zorlanıyorum gerçekten. Okumayanlar için tavsiye ederim arkadaşlar. Okuyan kişiler aramızdayda lütfen yorumlarını merakla bekliyorum.

Herkese Keyifli Okumalar...

1 yorum:

  1. sanırım King'in ilk okuduğum kitabıydı daha sonra filminden de aynı derecede etkilenmiştim keşke yeniden çekilse film olarak..

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...