16 Temmuz 2019 Salı

KIZIL - STEFAN ZWEIG


Stefan Zweig aslında en sevdiğim yazarlardan biri daha evvel bu blog'ta Amok Koşucusu gibi bir çok eserini yorumlamıştım. Üstelik çok da sevmiştim o yüzden Kızıl'a çok büyük umutlarla başladığım doğru fakat umduğumu pek bulamadım.

Normalde Zweig hikayeciliği edebi değeri ve vuruculuğu tartışılmaz olsa da ağdalı ve kafa karıştırıcı değildir. Aslında bu metinler en büyük gücünü yalınlığından ve duru anlatımından alır. Fakat Kızıl korkunç ve bitmek bilmeyen betimlemeler bütünü gibi. Okurken cümlenin ya da tamam abartmayalım fakat başladığınız paragrafın başını kesinlikle unutuyorsunuz.

İnsana dair tutkulardan, zaaflardan ve temel bir gerçeklikten beslenen Zweig hikayelerinin arasında Kızıl hem konu hem de işleniş bakımından açıkça geride kalmıştı. Taşradan tıp eğitimi için şere gelen ürkek ve zayıf bir gencin hikayesini konu edinen Kızıl bence anlatmak istediği hiçbir şeyi başarıyla anlatamadı. Zayıf, çelimsiz, korkak ve sıkıcı bir oğlanın kendisiyle aynı pozisyonda olmasına rağmen gözü kara, güçlü ve eğlenceli olabilmesi karşısında yaşadığı bariz kıskançlık yeterince derin incelenmekten uzaktı ve basit bir kıskançlık gibi kaldı.

Bu genç, çocuksu adamın cinselliğe olan arzusu ve etrafında gördüğü ilk genç kadın olan kardeşine karşı hissettiği sevginin bir miktar şehvetle kirlenmiş olması fikri kitabın en incelikli kısmıydı. Asla eyleme geçmeyen bu fikir zaten kısa süre sonra başka kadınlara yöneldi. Fakat tutkuları becerilerini aşan her erkek gibi sonunda hüsrana uğramaktan kaçamadı. Kadınların çocuk olarak gördüğü ve alaycı bir tavır takındığı bu durumda esas kahramanımız tamamen kendini kaybetti.

Alkol ve fuhuş batağına düşüp, tıp öğrenimini yarıda bırakan bu adam haftalarca böyle sürüp giden anlamsız bir buhranın ardından nihayet hayata tutunmanın bir yolunu buldu. Kızıl hastalığına yakalanmış 13 yaşında bir kızın tedavi ve bakımını üstlendi. Bir doktor bile olmadığı halde bir doktor olarak gördüğü saygı onu kendine getirdi ve ona bir yaşam amacı verdi.

Tıp öğrenimine devam etmeye karar verdiği sıralarda iyileştirdiği Kızıl hastası kıza aşık olduğunu fark etti ve 13 yaşında bir çocuğu dudaklarından öptü. Bunlar da beni rahatsız eden detaylardan bazıları oldu. İnanın yaşanan olayların yaşandığı tarihe göre değerlendirilmesi gerektiğini ve 13 yaşında bir kızla duygusal münasebet kurmanın, hatta evlenmenin o dönem için çok imkansız, akıl dışı bir şey olmadığını biliyorum ama yine de bu karakteri ve hikayeyi sevmemi sağlamıyor. Kısacası Stefan Zweig'in çok daha okunmaya değer bir çok harika hikayesi ve hatta romanı var. Kızıl'ı atlamak okuyucuya herhangi bir şey kaybettirmeyecektir diye düşünüyorum.

Herkese Keyifli Okumalar...


2 yorum:

  1. Zevkle ilgilendiğim bir konu üzerine güzel bir blogunuz var takibe aldım.Sizi de beklerim. https://dizifilmkitaptavsiye.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  2. güzel paylaşım olmuş :)
    https://zoomlabakalimm.blogspot.com/

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...