30 Haziran 2015 Salı

KARANLIK LİSE - ALYA ÖZTANYEL


Bugün "Karanlık Lise" adlı kitap ile sizlerle birlikteyim. Daha çok ergen kesime hitap eden bu kitap ile ilgili açıkçası hiçbir ön yargı oluşturmadan okumaya dikkat ettiğimi öncelikle belirtmek isterim. Kitabın kapak tasarımı ve baskısı gayet başarılı idi. Yazarın da 16 yaşında bir ergen olduğu göz önünde bulundurulduğunda oldukça başarılı olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Tabi ki kurgusal anlamda tutarsızlıklar aşırı fazlaydı.

Yazımın ilerleyen bölümlerinde bu tutarsızlıklara değineceğim ama yazar kafasında kurguladıklarını veya hayal ettiklerini yazıya çok güzel bir şekilde dökmüş. Bu anlamda takdir ve tebrikleri hak ediyor.  Yazarımızın kesinlikle "Twilight" serisinden etkilendiği bir gerçek. Hem de yadsınamaz boyutlarda bir gerçek. Kitabın tamamı bir lisede geçmekte. Tüm sorunlu çocukların toplandığı bir lise Atagül Lisesi...

Karakterlerimizden esas kız Güneş Sedef. Güneş ailesini bir trafik kazasında kaybetmiş, halası ve eniştesinin yanında yaşayan, saf, temiz, masum, sarışın ve bir o kadar güzel olan kızımız. Esas oğlanımız ise Demir Erkan. Çok ünlü sanatçı aileye mensup ama geçmişi çok karanlık bir çocuk. Aşırı yakışıklı, küstah, bencil piçin teki olarak lanse edilen bu çocukcağız aslında çok asil duyguları olan bir genç. Ali kıran baş kesen modunda, çete lideri kıvamında bu çocuğun kalbini Güneş çalıyor.

Şimdi öncelikle hiçbir ünlü sanatçı anne baba (çocuğu her ne halt işlerse işlesin) böyle bir liseye çocuğunu göndermez. Bu iki iki daha dört eder gibi bir gerçek. Para pul gani ama hiçbir lise kabul etmiyor bu çocuğu öyle mi? Masal, hikaye ne derseniz deyin. Burada bir sallanıyor zaten hikaye. Çocuk her gün okula farklı bir model spor araba ile geliyor, villada yaşıyor ama sıradan da kötü bir okula, düz liseye gidiyor. Ayrıca bu çocuk nasıl bir çetenin üyesi? Ne tür karanlık işler çeviriyor? Belli değil. Çetenin amacı ve neye hizmet ettiği de belli değil. Etrafında bir çok kişi Demir'in bir dediğini iki etmiyor, müthiş bir bağlılık ve söz dinleme hali. Neden?

Lise ne kadar karanlık ve kötü olursa olsun bir eğitimciyi bu şekilde lanse etmek de hiç şık olmamış. Öğretmenleri veya müdürleri sevmiyor olabilirsiniz ama böyle bir yakıştırma son derece çirkin olmuş bu böyle biline. Açıkçası kitap hakkında söyleyeceğim şeyler bu kadar eleştirmeye devam etsem bitecek gibi değil ama anlamı yok. Karanlık Lise 14-19 yaş aralığı için belki okunabilir ama geri kalan kimseye önemiyorum.

Herkese Keyifli Okumalar...


24 Haziran 2015 Çarşamba

KURUCUNUN KIZI - AMY ENGEL


Dostlarım bugün yeni trend kitaplardan biriyle sizlerle buluşuyorum. "Kurucunun Kızı" Yabancı Yayınları'ndan çıkan yeni bir kitap. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, ciltli kitap okumayı çok ama çok özlemişim. Acayip keyif aldım okurken, elimdeki ergonomik duruşundan, kendi standart püskül ayracından. Kağıt kalitesi, baskısı, kapak tasarım ve cilt süperdi.

Dünya büyük bir nükleer savaştan çıkmış bir avuç kalan insan da kendi kolonilerini yaratmış ancak yönetim konusunda anlaşamamıştır. Kendi aralarında da minimal bir savaştan Kurucu yenik ayrılmış, Başkan galip çıkmıştır. Küçük bir bölgenin etrafına bir çit çekilmiş ve her iki taraf da bu çitin içinde yaşamaya mecbur bırakılmış. Ancak bütün bunlara rağmen kazanan taraf üstün ırk, kaybeden taraf ise aşağı tabaka olarak yaşamaktadır. Ve barışın kalıcı olmasını sağlamak adına,  iki nesildir Kurucu tarafındaki kızlar, Başkan tarafındaki oğlanlarla eşleştirme usulü evlendirilmektedir. Yani kimsenin öyle aşık olma, çok sevme falan gibi bir lüksü yoktur. Ya evlenir mutlu olursun, veya evlenir cehennemde yaşarsın seçim senin..

Başkan Lattamer'in oğlu Bishop ile aslında Ivy'nin ablası Cally'nin evlenmesi gerekmektedir. Yani Kurucunun kızı ile Başkanın oğlu evlenerek barış garantisi mükemmel düzeye çekilecektir. Ancak Bishop iki yıl daha beklemek istediğini söyleyerek (başkanın oğlu olma lüksünü kullanarak) Ivy'yi tercih eder otomatik olarak. Çünkü nükleer etkilerinden dolayı ne kadar gençsen o kadar daha az sakat çocuk doğurma ihtimalin oluyor.Bu nedenle gelinlerin ve damatların çocuk yaşta olması önemli.

Ivy'nin babası demokrasi söylemleri olan ama davranışları bu söylemlere uymayan bir adamdır. Cally ise kalpsiz sert mizaçlı bir kız. Ama Ivy'nin onlara olan bağlılığı inanılmaz boyutlarda olduğunu göreceksiniz. Tüm görevi evlendikten sonra Bishop'u öldürmek olan Ivy ,bu amaçla evlenmeye hazırlanırken, Ivy ve Bishop'un düğün günü ile başlıyor kitap.

Bishop ile aynı evde yaşamaya başladığında anlar ki Bishop hiç de düşündüğü gibi şımarık, küstah, bencil, pislik, egoist,zorba  ve kendini üstün gören bir tip değildir. Bilakis son derece zarif, yumuşak, nazik, sevgi dolu ve mütevazidir. İşin ilginç tarafı başkan bile babasının Ivy'ye anlatımından çok çok uzaktır. Ters giden birşeyler vardır ve zaman içinde Ivy bunu anlayacaktır.

Sorun şu ki anladığında bile doğru tepkiyi verebilecek yetiye sahip olmamasıdır bu kızın. Ivy tam bir aptal gibi davranır ve kendini ateşe atar. Detaya girmeden anlatmak için kastırıyorum farkındaysanız ama biraz zorlanıyorum. Bu nedenle çok içeriğe girmeyeceğim.

Bu kitapta alınması gereken bazı dersler de; kimseye fazla güvenmememiz gerektiğidir. Ailemize bile haddinden fazla güvenmeye hacet yok arkadaşlar. Bazen kendi ailemiz, kanımız dediğimiz insanların bizi kullandığın fark ederiz ancak kendimize itiraf etmeye cesaret edemeyiz. Mutlaka yaşayanlar vardır aranızda buna benzer bir şey. İşte Ivy'de kullanılıyor ama kabullenemiyor.  Ayrıca insanlara ön yargılı yaklaşılmasının ne kadar yanlış olduğuna dair de güzel anlatımlar var. Bishop karakterini tanıdıkça seviyorsunuz. Ve çok önemli bir konu daha fedakarlık kimin için yapılmalıdır? Ayrıca yapılan fedakarlığın boyutları ne olmalıdır? Bütün bunları da sorguluyorsunuz okurken.

Kitap güzel başarılı bir kitap herkese tavsiye ediyor ve öneriyorum. Çok kısa sürede okudum ve hiç sıkılmadım. Bazı bölümler biraz daha kısa geçilebilirmiş ancak belli ki yazar ikileme veya üçleme yapacak. Bu sebeple biraz ağdalanmış olabilir konu.  Öyle bir yerde ve sizi öyle bir duyguyla bırakıyor ki yazar,  "İkinci kitabı şu an istiyorummmm!!" diye  çığlık atma isteği uyandı içimde kitabın son sayfasında. İçimde büyük bir boşluk ve ümitsizlik duygusuyla kalakaldım.

Herkese Keyifli Okumalar...

20 Haziran 2015 Cumartesi

ÇÖKÜŞ VE YÜKSELİŞ - LEIGH BARDUGO


Grisha serisinin son kitabı Çöküş ve Yükseliş'in yorumuyla sizlerin karşısındayım. Serinin önceki kitapları Gölge ve Kemik'le Kuşatma ve Fırtına'yı da blog'ta yorumlamıştım. Şimdi hikayenin sonunu getirirken sizlere kendi görüşlerimi anlatacağım.

Kitap yeraltında başlıyor ve güneşin elçisi yerin yedi kat dibinde fareler gibi tünellerde saklanıyor. Açıkçası kitabın başlangıçı beni hiç açmadı. Zira Alina'dan daha fazlasını bekliyordum. Orada sapık bir rahibin kuklası olarak yaşaması sinirlerimi fazlasıyla bozdu. Tam ben bu konuda hayıflanır ve acaba daha ne kadar sürecek diye düşünürken çok geçmeden bu durum değişti ve hikaye başladı.

Yeryüzüne çıktıkları anda Alina tekrar gücünü toparladı ve eski kararlılığına tekrar kavuştu. Gerçi neyin kararlılığını yaşadığı hakkında da hiçbir fikrim yok. Doğrusu Alina sadece iyi olması gerektiği için "iyi" olarak yazılan bir karakter. Karanlıklar Efendisi'yle aralarındaki kadim bağ ve adama karşı duyduğu çekim yadsınamaz durumda. Buna rağmen kız Karanlıklar Efendisi'ni düşman bellemeye her şeyden çok hevesli.

Geçen kitaplarda Malyen'e aşırı derecede sinir olsam da bu kitapta karakter tamamen değişmiş gibiydi. Kendi bencil arzularından arınmış ve yapması gerekeni yapmaya kararlı bir asker edasına bürünmüştü. Tabii nasıl oluyorsa adamın bu hali bil sinir bozucu olmayı başarıyor. Buradan sonra yazının spoiler içereceği bilgisini vermek isterim ki okumamış olanlar bilgi kirliliğine maruz kalmasın.

Evet tabii ki Malyen'in bu gıcık edici karakteri kitabın sonunda esas kızı kapmasına engel olamadı. Tabii esas kızdan ziyade esas kızın gölgesi desek çok daha doğru olur. Kitabın sonu bir çeşit mutlu sondu ama esas soru şu; Kime göre neye göre?

Alina her şeyini kaybetti. Güçlerini, ölümsüzlüğünü ve daha bir çok şeyi. Peki ne uğruna? Karanlıklar Efendisi'ni öldürmek için. Değer miydi bilmiyorum ama hala Alina'nın bunu yapması için hiçbir mantıklı neden bulamıyorum. Aşık olduğu ve dokunmadan duramadığı adamla birlikte sonsuza kadar yönetmektense bir insan neden sıradan, sefil ve ölümlü bir hayatı seçer anlamak mümkün değil. Yani en azından benim için anlaması mümkün değil.

O yüzden herkesin çok şerefli, ahlaklı ve kahraman olduğu bu hikayedense Güneşin Elçisi ve Karanlıklar Efendisinin birlikte yönettiği, ödüllendirdiği ve infaz ettiği bir sonu on kere tercih ederdim. İşte o zaman etkileyici bir şeyler okumuş olurduk. Yine de güzel bir seriydi ve başlamayı düşünen herkese tavsiye ediyorum.

Herkese Keyifli Okumalar...


17 Haziran 2015 Çarşamba

BİR DENİZ KIZI HİKAYESİ - CANAN A. DÜZGAN


Bugün sizlere masalımsı bir kitap ile sesleneceğim. Evet evet yanlış okumadınız cidden yetişkinler için yazılmış harika bir masal kitabıydı diyebilirim. Kalemini çok çok sevdiğim sevgili Canan. A Düzgan'ın kaleme aldığı bu kitap son derece güzeldi. Bazen gülümsetti bazen kahkaha attırdı. Zaman zaman ağlattı duygu dolu anlar yaşattı. Tek eleştirim kitap aşırı derecede kalındı ve ergonomik değildi. Okurken çok ciddi zorlandım. Yani ikileme veya üçleme yapılabilirdi diye düşünüyorum. Tuğla kadar kalın bir kitabı  okumak (hele hele benim gibi çantada gezdirerek okuyanlar için) çok sıkıntılıydı.

Öncelikle kitap Karayip'lerde geçiyor ve tüm karakterlerin isimleri de yabancı adlardan seçilmiş. Yani Türk yazarların son zamanlarda yaptığı ancak benim çok ısınamadığım bir durum bu. Ama şimdi fantastik yazıyor kadın,  tabi ki genç delikanlı Mehmet,  Kadıköy açıklarında Aynur isimli deniz kızını görse olmaz. Hadi gördü diyelim ilgi çekmez. Hatta komik olur diyebiliriz. Kısaca bu kitap için evet hak veriyorum evrensel takılmakta fayda olmuş diyebiliriz.

Kitap kapağı bir harika. Kelimenin tam anlamıyla harika hatta muhteşem ötesi  diyebilirim. Mavinin tonları çok güzel ve kabartmalar cidden çok çok kaliteli. Elinize aldığınızda muhteşem bir his veriyor. Kapağın üzerinde elimi defalarca gezdirdiğimi itiraf ediyorum. Kim kitap fetişisti? Ben mi??

Başlangıçta sanıyorsunuz ki esas oğlan bir deniz kızına aşık olacak ve olaylar olaylar. Yani beklenti bu yönde ama  ters köşe yapıyor sizi yazar. Kız bildiğiniz sıradan hatta vasat  bir kız. Hatta esas oğlanımız Walt kızı geri zekalı veya deli falan sanıyor ilk etapta. Sonra başlıyor kahkahalar ve dahi şaşkınlıklar. Çünkü kız hiçbir şey bilmiyor. Yani ne fiziksel olarak ne insan davranışları adına ne de duygusal anlamda sıfırın altında. Walt onu eğitiyor, öğretiyor, koruyor ve aşık oluyor.

Elka'nın hayatta en çok istediği şey insan olmaktı. Nasıl olacağını kendisi de bilmiyordu ama  bu konuda her şeyi yapmaya hazırdı. Bir deniz tanrıçası  yüz yılda bir kere bu deniz kızlarını dünyaya göndererek insan olma şansı bulmalarını sağlıyordu. Elka ise nasıl insan olacağını bilmemesine karşın, aşık olduğu zaman insan olacağına inanıyordu.

Walt ise her şeyden habersiz sadece unutulmayacak bir tatil geçirmek için Karayip Adaları'na gelen bir turist. Arkadaşları ile birlikte harika bir tatil yapıyorkennn... Bir akşam koylardan birinde eğlenirken ilginç ve enteresan bir şey olur. Denizde acayip bir hareketlilik vardır. Ve sonra sabah bir inleme sesiyle kendine gelir. Akşam biraz içmiştir ama bu kadar kafayı bulacak kadar değil. Acaba Steve'nin verdiği haplardan dolayı mı kafası bu kadar iyi olmuştu. Ama hayır duyduğu ses gerçektir. Çevredeki mağaraları araştırır veeee onu bulur. Sonrasında artık Elka'ya bakacak , besleyecek ve her şeyden koruyacaktır.

Wallt Elka'nın vücudundaki solungaç izlerini görür. Zavallı kıza işkence yapıldığını düşünür ve bu konuda hiç soru sormaz. Çünkü Elka'nın psikolojisini olumsuz etkilemek istememektedir. Ancak bir süre sonra Elka solungaç izlerinin tek tek kaybolduğunu ve artık su altında nefes alamaz hale geldiğini fark eder. Ölecek midir Elka? Kimse bu soruya yanıt verememektedir. Nihayet olaylar ortaya çıktığında bir deniz erkeği de işin içine karışır ama sonucun ne olacağından o da emin değildir. Elka'yı yaşatmak için bildiği tüm büyüleri kullanır ama...

Ama işler umdukları kadar kolay olmayacaktır. Neticede deniz tanrıçası falan da işin içinde olduğundan öyle çok da kolay olmuyor aşamalar. Bu arada Elka'nın bir deniz perisi arkadaşı da çıkageliyor ve Steve için de olaylar farklı gelişmeye başlıyor.

Daha fazla içeriğe değinmeyeceğim çünkü okumalısınız diye düşünüyorum. Ne kadar yorum yaparsam yapayım tam anlamıyla size aktarma şansım yok. Hem eğlenceli, hem duygusal bazen hüzünlü bir hikaye. Türünün sevenleri için biçilmiş kaftan. Güvenle tavsiye ederim, okuyunuz, okutunuz.

Herkese Keyifli Okumalar...


2 Haziran 2015 Salı

KARMAKARIŞIK - EMMA CHASE


Bir kitap yorumundan ziyade kitap güzellemesiyle karşınızdayım. İnanın ki Karmakarışık bugüne kadar topladığı tüm övgüleri fazlasıyla hak etmiş. Bırakın 2014'te en iyi çıkış yapan kitap olmasını 2014'te yazılmış en iyi eser olduğunu söyleseler bile kimse abartmış olmazdı.

Spoiler falan veremediğim bu kadar iyi kitaplarda ne anlatacağımı bazen cidden şaşırıyorum. Aslında kitap hakkında söylenmesi veya yazılıp çizilmesi gereken tek şey şu; Bu kitabı hemen almalısınız. Blog turu sırasında kitaba inanılmaz övgüler düzülüyordu ama başka başka bir çok blog turundaki yorumlara aldanıp o kadar saçma kitaplar almıştım ki bu yüzden ilk başta kitaba karşı inanılmaz ön yargılıydım diyebilirim. Ama inanın ki alıntıları okuması bile öylesi delicesine keyifliydi ki bütün ön yargılarımı kırıp kitabı sipariş ettim ve ne kadar doğru bir şey yaptığımı şu an size keyifle anlatmaya çalışıyorum.

Peki bu kitabı bu kadar güzel kılan nedir dediğinizi duyar gibiyim. Doğrusu anlatmaya hazırım. Bu kitabın dili tamamiyle efsane ve kitabı da efsane yapan bu. Hikaye normalde o kadar bilindik ve sıradan ki. Aptal playboy ve ortamı karıştıracak efsanevi kadın bütün konu bu. Tek bir farkla, bu sefer okuduğumuz bakış açısı bizzat bu aptal playboy'a ait. Yani Drew Evans'ın ta kendisine.

Yazar kadın olmasına rağmen erkek diliyle yazmakta o kadar başarılı ki insan gerçekten testosteronu adeta kanında hissediyor. Bir kitap değilde GQ okuyormuş kadar testosterona boğuldum ki bu inanın bana bütün hikayeyi baştan yazıyor. Bayık, dramatik, klişe hikayeyi alıp eğlenceli, çarpıcı, nüktedan bir hale taşıyor, adeta baştan yaratıyor. Kolay okunur, çok kolay sevilir ve çok kolay keyif alınır kitabımızda şu sürekli gördüğümüz "Çok zenginim, çok yakışıklıyım bütün kızları sıradan geçirmeliyim." erkeklerinin iç yüzünü bu kitapta net olarak görüyoruz ki görülmeye değer olduğuna sizi temin edebilirim.

Tabii ben böyle söyleyince düşünmeyin ki bu kitabın tek olayı bu. Bu kitabın olayı benim burada iki satırla anlatamayacağım bir şey. İnsanların moralleri bozukken izlediği filmler, dinlediği şarkılar olur ya hani moralini yerine getirmek için? İşte Karmakarışık bir şekilde insanı mutlu etme kitabı. Oku keyiflen, oku iyi hisset, oku kahkaha at. Pretty Woman'dan tutun Notebook'a kadar hatta sık sık Braveheart göndermeleriyle okuduğunuz her bir satır eğlenceli.

Ayrıca kitabın kapağına bakanlar bunun erotik bir kitap olduğunu düşünebilirler ama bunun kesinlikle gerçeklik payı yok. Herhangi bir son dönem aşk kitabında bulabileceğiniz sıradan bir erotizm kullanılmış. Son olarak değimek istediğim şey kitabın tasarımı ve basımı. Kitap karakterlerine aşık olunabilir eyvallah bunu biliyordum ama kitap tasarımlarına aşık olunur mu işte bunu bilmiyordum, ki inanın öğrendim aşık olunabiliyormuş. Kesinlikle spor araba kullanmak gibi, sürüş keyfini de seyir keyfini de beşe katlıyor. Yayınevini ve biz bunu ciltli basalım diye ortaya çıkan o ilk kişiyi çok seviyorum. Tebrikler arkadaşlar bu sene çıkardığınız belki de en iyi kitap olduğu net.

                                                                     Herkese Keyifli Okumalar...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...