17 Mart 2015 Salı

KIRMIZI PİRAMİT - RICK RIORDAN


Blog'u takip edenler çok iyi bilir ki benim için Rick Riordan denildi mi akan sular durur. Percy Jackson ve Olimposlular ve Olimpos Kahramanları serileri benim için zaten efsanedir. Bu yüzden yazarın Kane Günceleri serisini okumak uzun zamandır aklımdaydı.

Bir sahafta serinin ilk iki kitabına birden rastlayınca çocuksu bir sevinçle direkt kitapların üzerine atladım. Aslında maddi olarak en parlak dönemimde olmadığım için pazarlık bile ettim. Peki kitap bütün bu çabaya değdi mi? Eh, doğrusu fazlasına bile değerdi.

Kitabın yazımdili inanılmaz. Yazarın önceki kitaplarını okuyanlar ne demek istediğimi zaten çok net bilecektir. Bütün o akıcılık, absürdlük, mizah yani kısaca yazarın bütün dehası burada. Kitabımız İngiltere, Mısır ve Amerika düzleminde ilerliyor. Zaten bakınca Mısır Mitolojisiyle ilgili bir kitabın sadece Amerika'da geçmemesi olağanüstü güzel.

Kitabın kesinlikle oryantalist bir bakış açısı yok. Yani işte barbar Mısırlılar, iğrenç müslümanlar diye bir ima kesinlikle yok. Zaten benim için kitabın en güzel yanlarından biri de bu. Yunanistan hattından doğuya doğru gitmeye başladıkça öcü görmek bu kitabın da, bu serinin de, bu yazarında asla kötü özellikleri arasında değil.

Kitabımızın asıl karakteri Carter Kane. Kahramanımız on dört yaşında ve hayatını babasıyla birlikte dünyayı dolaşarak geçirmiş. Mısır hakkında, efsaneler ve diğer şeyler hakkında bir arkeoloğun bileceği her şeyi biliyor. Çünkü babası bir arkeolog, yani en azından çocukları öyle sanıyor. Carter'ın annesi o çok küçük bir yaştayken pek de dillendirilmeyen bir olay neticesinde ölüyor. Bunun üzerine annesinin ailesi torunları için velayet davası açıyor ve Carter'ın kız kardeşi Sadie bütün hayatını İngiltere'de anneanne ve büyükbabasının yanında geçiriyor. Carter ve Sadie birbirlerini yılda sadece iki kere gören ve ortak hiçbir noktaları olmayan iki yabancı ama bu durum değişmek üzere. 

British Museum'da babaları Osiris'in lahdine girip ortadan kaybolduğunda ve Amerika'yı yok etmek isteyen karanlık tanrı Set ortaya çıktığında her şey değişir. İki kardeş babalarının aslında büyücü olduğunu, kendilerinin firavun soyundan gelen en güçlü çocuklar olduğunu ve dünyanın da yok olmak üzere olduğunu öğrenirler.

Kitabın bundan sonrasında efsanevi bir mücadele süre gelir. Diğer tanrılar, tanrıların canavarları, büyücülerin bir mafya oluşumu gibi karşı gelen herkese saldırdığı Hayat Evi ve çok daha fazlasıyla baş etmek zorunda kalırlar. Kitap karakterlerinin yaşlarına uygun tatlı bir romantizmi karakterlerinden hiç esirgemeyen yazar bu sefer de Sadie için ergen bir tanrı, Carter içinde azılı bir Hayat Evi büyücüsü ayarlamıştır.

Her saniyesiyle sizi güldüren, sizi şaşırtan ve Mısır mitolojisi hakkında hiçbir şey bilmediğinizi kelimenin tam anlamıyla yüzünüze vuran bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Yok zaten Mısır mitolojisine ilginiz varsa, okumamış olmanız başlı başına bir hata. Kırmızı Piramit'ten sonra ikinci kitap Ateş Tahtı. Çok geçmeden onun yorumu da buralarda bir yerde olacaktır, çünkü ben şimdiden okumaya başladım bile!

Herkese Keyifli Okumalar...


1 yorum:

  1. En sevdiğim seri :'3 Son kitabını çıkacağından 20 gün önceden siparis vermiştim djdjkfkf Devam etmesini çok isterdim :'(

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...