18 Ekim 2013 Cuma

LABİRENT SAVAŞI (THE BATTLE OF THE LABYRINTH) - RICK RIORDAN #4


percy jackson ve olimpuslular serisinin 4. kitabı labirent savaşı kelimenin tam manasıyla harikaydı. yine bütün beklentilerimi karşıladı hatta bana göre diğer kitapların aksiyon ve olay örgüsü yönünden üstüne çıktı.. goodreads puanı 5/4.34 benim kişisel puanım 5/4.50

rick riordan gerçekten yetenekli bir yazar bana göre daha önce de söylemiştim günümüzle antik yunan zamanlarını, mitolojiyi bu kadar iyi harmanlaması gerçekten bir harika.. tabii şu an kitap öyle bir yerde ki bunu 5. kitapta nasıl birden bire toparlayabilecek onu da gerçekten merak ediyorum..

kitabımız yine aksiyonlarla başlıyor geçen kitapta karşımıza çıkan ve barajda percy'nin hayatını kurtaran kız bu kitapta da bir çok kereler pery'ye inanılmaz yardımlarda bulunup bir çok kere beladan kurtatıyor. gerçi ne yazık ki birbirlerinden etkileniyor gibiler rachel'ı sevmediğimden değil sadece ben annabeth'le birlikte olsunlar istiyordum o yüzden kendi kendime hayal kırıklıkları yaşıyorum. tabii bir yandan da sevinmiyorum dersem yalan olur zira ağzına küreklerle vurulası, ıslak odunlarla dövülesi annabeth hala luke diyor aşk diyor bilmem ne diyor şaka gibi davranıyor yani güya bi de çok bilge kendisi athena'nın kızı ya..

bütün kitap bir labirent ve onun yaratıcısı bir dahi üstüne kurulu. bu labirent şehirlerin hatta bütün batı medeniyetin altına yayılmış tuzaklar ve yaratıklarla dolu bir  yer.. ve labirent'in kampın içine açılan bir çıkış kapısı da var.. bu da kampın kronos'a karşı savunmasız olduğu anlamına geliyor..

annabeth liderliğinde pery, tyson, kıvırcıktan oluşan dört kişilik bir ekip labirent'in kalbinde yaşayan dahi mucidi bulmak ve luke'a karşı kendi yanlarına çekmek için çok tehlikeli bir göreve çıkar. kahramanlarımızın başına ayrıntısı vermeyeceğim binbir felaket gelir ve pery kendini yaralı halde bir adada bulur.. adada ona bakan çok sevimli bir kız vardır kalipso.. kalipso pery'e aşık olur ve onun yanında kalmasını ve ölümsüz olabileceğini teklif eder. percy tabii ki kabul etmez ama kalipso'dan da etkilenmeden edemez..

bu kalipso olayı bir kez daha bana tanrıların zalimliğini hatırlattı. ikide bir kusur bulsamda içlerinde en adama benzeyeni yine poseidon.. sadece atlas'ın kızı olduğu ve büyük savaşta babasının yanında olduğu için tanrılar kalipso'yu çok gaddar bir biçimde cezalandırmış gerçekten üzüldüm..

ve yine beynimde dönüp duran o soru ortaya çıktı neden olimposlular titanlardan daha iyi? belki ilk defa percy'de kendisine bunu sordu. korunmayı hakettikleri için mi yoksa yalnızca poseidon babası olduğu için mi olimposluları koruyordu? benim gibi o da bir cevap bulamadı tabii..

bay d. sonunda insafa geldi en azından kötü kalpli bir domuz olmadığını gösterdi.. eh yani olimposlular biraz gözümüze girin değil mi? benim en çok istediğim şey oldu sonunda poseidon oğluna sevgi ve yakınlık gösterdi.. doğum gününe geldi ve de oğluna özel bir hediye verdi.. en sevdiğim oğlum sensin diye de ekledi:)

anlatmakla bitiremeyeceğim ve anlatmakta istemeyeceğim sınırsız sayısız gelişme ve olaylar oldu büyük savaş başladı kronos gittikçe güçleniyor cehennemden fırlamış yaratıklar ortalıkla cirit atıyor ilk çarpışmalar denizde başladı bile poseidon'un işi başından aşkın..

tek güçlenen elbette ki kronos değil percy'de kendi güçlerini yeniden keşfetmeye ve kontrol etmeye başlıyor. 15. yaşına girdi kehanetin üzerine çökmesine yalnızca 1 yılı kaldı.. son kitap, son olimposlu her düğümün çözüldüğü yer olacak..










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...